CHP Genel Başkan Yardımcısı Taşcıer’den AKP’nin grev karnesi raporu: 22 yasak, 200 binden fazla mağdur emekçi

“`html

CHP’den Grev Ertelemesine Sert Tepki

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Emek Büroları Koordinatörü Gamze Taşcıer, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın Türkiye Maden İşçileri Sendikası’nın grev kararını “milli güvenlik” gerekçesiyle 60 gün ertelemesini eleştirdi. Taşcıer, “2014’ten bu yana Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde madenlerde toplam 1.135 işçi yaşamını yitirdi ve bu, Türkiye tarihindeki en büyük iş cinayetlerinden biri olan Soma faciasının tam üç katına denk geliyor” ifadelerini kullandı. Ayrıca, bu süreçte 163.919 madencinin yaralandığını ve işçilerin toplamda 2 milyon 90 bin 635 gün ilaçsız kaldığını belirtti. Taşcıer, bu olumsuz tabloyu düzeltmek için grev yasaklarının sistematik bir şekilde uygulandığını ve AKP dönemlerinde 22 grevin yasaklandığını, bu yasaklardan etkilenen emekçi sayısının ise 200 bini aştığını vurguladı.

Gamze Taşcıer’in Türkiye Maden İşçileri Sendikası’nın grev kararının “milli güvenlik” bahanesiyle ertelenmesine dair açıklaması şu şekilde oldu:

“Grev, anayasal bir hak olup işçilerin yaşam haklarını savunma mücadelesinin en belirgin göstergelerinden biridir. Ancak maden işçilerinin daha güvenli ve insani şartlar istemesi nedeniyle aldıkları grev kararı, Erdoğan’ın imzasıyla bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ‘milli güvenliği bozacak’ gerekçesiyle 60 gün süreyle ertelendi. Böylece AKP döneminde ertelenen grev sayısı 22’ye, bu kararlar sonucu etkilenen emekçi sayısı ise 200 binin üzerine çıktı. Anayasa Mahkemesi’nin ‘grev ertelemeleri Anayasa’ya aykırıdır’ yönündeki kararlarına rağmen, Erdoğan yönetimi kritik grevlerde aynı yönteme başvurmayı sürdürmektedir.

Erdoğan’ın müdahaleleri artık idari yetki sınırlarını aşmış ve doğrudan hak gasplarına dönüşmüştür. Türkiye’de toplu pazarlık süreçlerinde grev hakkı sadece kâğıt üzerinde kalmıştır. Yapılan erteleme, sadece maden işçilerinin grev hakkını engellemekle kalmayacak, aynı zamanda TÜRK-İŞ’in 500 iş yeri için aldığı grev kararlarının da önünü kesecektir.”

“İşçiler toplamda 2.090.635 gün boyunca çalışamaz hale geldi”

“Türkiye’de, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olduğu 2014 yılından itibaren madencilik alanında toplam 163.919 işçi iş kazalarında yaralanmış; 1.135 maden işçisi ise hayatını kaybetmiştir. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı sürecinde hayatını kaybeden madenci sayısı, Soma faciasının üç katına ulaşmaktadır. İşçilerin toplam 2.090.635 gün boyunca çalışamaz duruma geldiği bu durum, binlerce emekçinin sağlığı, yaşamı ve geleceğinden çalınan günlerin somut bir tablosudur. Her bir gün, madencilerin yerin derinliklerinde sürdürdüğü yaşam mücadelesinin bedelidir.”

“İddialar Abartılı ve Mantık Dışı”

Taşcıer, Türkiye’de her hafta ortalama 285 maden iş kazası gerçekleştiğini ve aylık yaklaşık 9 madencinin yaşamını yitirdiğini belirterek, madencilik sektöründe alınan grev kararlarının milli güvenlik tehdidi olarak değerlendirilmesinin “mantık dışı ve gülünç derecede abartılı” olduğunu ifade etti. Taşcıer, şunları ekledi:

“Her yıl yüzlerce işçinin yaralanmasına ve onlarcasının hayatını kaybetmesine rağmen, bu durumların sorumluları yargılanmamakta ve bu zaruri önlemler alınmamaktadır. Sesini yükselten işçiler ise ‘tehdit’ olarak nitelendirilmektedir.”

“Kararlar Keyfi Alınmakta”

“Önemli bir diğer soru ise şu: Eğer madencilik sektörü gerçekten de ‘milli güvenlik’ açısından kritikse, Covid-19 döneminde 246 maden işçisi hayatını kaybettiğinde neden bu durum milli güvenlik sorunu olarak görülmemiştir? Aynı dönemde iş kazalarında yaralanan 49.246 emekçinin ihmalleri neden dikkate alınmamıştır? AKP’nin bu sorulara verecek bir yanıtı yoktur çünkü kararlar tamamen Erdoğan’ın keyfine bağlıdır.”

“Hedefte Emekçiler Değil, İktidarın Tavrı Olmalı”

“İş kazalarının bedelini ağır şekilde ödeyen yine işçilerdir. Grev hakkının engellenmesi, işçilerin üzerindeki yükü artıracaktır. Sağlığı bozulan, geçimi zorlaşan, geleceği belirsizleşen emekçiler, siyasi tercihler yüzünden sürekli mağdur edilmektedir. Eğer bir ülkede işçiler her yıl civarında on binlerce gün çalışamaz hale geliyor ve bu koşullar düzeltilmiyorsa, itiraz eden işçiler ‘milli güvenlik tehdidi’ olarak damgalanıyorsa, o zaman sorgulanması gereken emekçiler değil, bu talepleri tehdit sayan tek adam rejiminin tavrı ve zihniyetidir.”

Bugün işçilerin yaşam koşulları yok sayılarak, grev gibi temel haklar baskı altına alınıyorsa, bu durum, insanları ve emekçileri göz ardı eden bir yönetim anlayışının sonucudur.

“Grev Yasağı Arka Plandaki Ekonomik Politika”

“AKP’nin grev yasaklarıyla amaçladığı kısa vadeli ekonomik kazanç, güvencesiz bir çalışma hayatını sürdürmektir. Bu yaklaşım, işçilerin hak arayışını bastırarak emek üzerindeki kontrolü artırmayı ve dolayısıyla çalışma koşullarını kötüleştirmeyi hedefleyen bir ekonomik tercih olarak öne çıkmaktadır. Bu durum, insan hayatını ekonomik bir değişken olarak değerlendiren ve kendi çıkarlarını korumaya çalışan bir yönetimin sonucudur.”

“Etkisiz Bakanlık”

“Erdoğan tarafından alınan bu grev erteleme kararı, aynı zamanda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın etkisizliğini de göstermektedir. Bakanlık, emekle ilgili temel kararlar almakta sadece bir tabela işlevi görmektedir. AKP rejimi, çalışma hayatını doğrudan Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yönlendirmekte, bakanlar bu düzende işlevsiz bir unsur haline gelmektedir. Bu durum, devlet yönetiminde kurumsal çöküşün ve tek adam yönetiminin keyfiyetinin açık bir göstergesidir.”

“Emeğin Türkiye’sine Doğru”

“Kamusal sorumluluk insan yaşamını korumak olmalıdır” diyen Taşcıer, gerçek anlamda milli güvenliğin, insanın can güvenliği ile emek ve temel hakların korunmasıyla sağlanabileceğini bildirdi. Siyasi iradenin önceliğinin, işçi yaşamını tehdit eden koşulları ortadan kaldırmak ve çalışma yaşamını insani şartlara kavuşturmak olması gerektiğini ifade eden Taşcıer, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu tabloyu değiştirmek mümkündür. İşçinin emeğinin değer gördüğü, grev hakkının hafife alınmadığı ve sendikal örgütlenmenin özgürce gerçekleştirilebildiği bir Türkiye mümkündür. Mücadelemiz, hak aramanın suç sayılmadığı, emeğin kıymetinin bilindiği ve güvencenin esas olduğu bir toplum yaratmak içindir. Bu amaçla, yalnızca ekonomik büyümeye değil, aynı zamanda insanca yaşama ve onurlu çalışmaya odaklanan bir Emeğin Türkiye’sini kurma sözü veriyoruz.”

“`

Related Posts

Madımak Oteli katliamının sanıklarından Adem Kozu’nun cezası kaldırıldı

Madımak Oteli’nin yakılarak 33 kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan katliamın sanıklarından ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüsü Adem Kozu’nun kalan cezası “sürekli hastalık hali” gerekçesiyle kaldırıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca 8 kişinin daha cezasını kaldırdı.

Rusya Dışişleri, BRICS’in ABD karşıtı bir örgüt olduğu iddiasını reddetti

Kremlin Sözcüsü Peskov, “BRICS’in faaliyetleri hiçbir zaman başka ülkelere karşı değildir” dedi

ABD’de bir garip olay… Aldatıldığını tartıdan öğrendi

ABD’de bir kadın eşinin kendisini aldattığını akıllı tartı verilerinden öğrendi. O anları paylaşan kadın “Ben 52 kilo bile değilim” dedi.

Savaştepe’de Devrilen Kamyondan Yangın Çıktı

Balıkesir Savaştepe’de devrilen kamyonun neden olduğu yangın, itfaiye ekipleri tarafından söndürüldü.

Fabrikayı basıp eski iş arkadaşını öldürdü, kümeste yakalandı

İstanbul Arnavutköy’de bir şahıs, eski çalıştığı fabrikayı silahla bastı. İş arkadaşını silahla vurarak öldüren zanlı, saklandığı tavuk kümesinde yakalandı.

TBMM Başkanı Kurtulmuş’tan ‘Terörsüz Türkiye’ mesajı: Meclis Komisyonu ağustosta başlıyor

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, terörün sona erdirilmesine yönelik yürütülen sürecin, Meclis çatısı altında kurulacak komisyonla yasal zemine taşınacağını açıkladı. Komisyonun ağustosun ilk haftasında çalışmalarına başlayacağını duyuran Kurtulmuş, “Silahların bırakılmasıyla bu konudaki sorumluluk TBMM’den geçer.” dedi. Sürecin şeffaflıkla yürütüleceğini vurgulayan Kurtulmuş, tüm partilerin sürece katkı vermesini beklediklerini belirtti.