Kemah Haber Sitesi

Haber Takip Merkezi – Güncel ve Tarafsız Haber Sitesi – Ülkenin Nabzını Tutan Site

Mahmut Tanal: Barikatın olduğu yerde adalet olmaz

İzmir Barosu Av. Nevzat Erdemir Konferans Salonu'nda 'Faşizmin Hedefinde; Barolar ve Avukatlar' başlıklı panel düzenlendi. Panele, İstanbul Barosu Başkanı Avukat Prof. Dr. İbrahim Özden Kaboğlu, İzmir Barosu Başkanı Avukat Sefa Yılmaz, Türkiye ...

Baro ve Avukatlar Faşizmin Hedefinde! İşte Panelde Konuşulanlar

İzmir Barosu Av. Nevzat Erdemir Konferans Salonu’nda, “Faşizmin Hedefinde; Barolar ve Avukatlar” başlıklı panel düzenlendi.

Panelde, İstanbul Barosu Başkanı Av. Prof. Dr. İbrahim Özden Kaboğlu, İzmir Barosu Başkanı Av. Sefa Yılmaz, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkan Yardımcısı Av. Bahar Gültekin Candemir ve CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal konuşmacı olarak yer aldı.

“Barikatın Olduğu Yerde Adalet Olmaz”

Mahmut Tanal, adliye binalarında kurulan barikatlara tepki gösterdi. Tanal, “Barikatın olduğu yerde adalet olmaz. Yani adliyenin içerisinde biz hem adalet bekleyeceğiz hem her tarafına barikat koyacaksınız. Barikatta adalet yan yana gelmeyeceği gibi Emniyet mensuplarında 16 tane görev birimi vardır. TİM polislerinin İstanbul Adliyesi’nin içerisinde ne işi var?” dedi.

Mahmut Tanal, avukatlık mesleğinin giderek daha fazla baskı altında olduğunu vurgulayarak, “Türkiye’de avukatlık yapmak sadece bir meslek değil, adeta bir mücadele alanı haline geldi. Her gün duruşma salonlarında, karakollarda, adliyelerde, savcılıklarda, cezaevlerinde bir değil birçok cephede avukat arkadaşlarımız mücadele ediyor. Her cephede avukatların hakları da yok sayılıyor” diye konuştu.

Duruşma salonlarında avukatların taleplerinin tutanaklara geçirilmediğini belirten Tanal, CHP Şanlıurfa Milletvekili olarak sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Bugüne kadar duruşma salonlarında avukat arkadaşlarımızın talepleri tutanaklara geçirilmiyor. Söz hakkı keyfi biçimde engelleniyor. Avukatlar mahkeme salonundan dışarı atılıyor. Hatta hâkim, savcı avukatı görmeden şüpheli ifadesini alıyor. Kapalı kapılar arkasında şüpheli avukattan kaçırılarak ifade alınmaz. Alınmamalı. Alan da görevini kötüye kullanıyor.”

“Sistem Çürümüş Durumda”

Mahmut Tanal, avukatların karakollarda da sorun yaşadığını belirterek, “Avukatın bir başka mücadele alanı da karakollar ve emniyet birimlerinde oluyor. Avukatlar tabii ki müvekkillerine ulaşamıyor. Hatta bazen oluyor ki ‘milletvekilini biz ulaşamıyoruz, sen gel ulaş’ diyor. Eğer bir avukat müvekkiline ulaşamıyorsa o düzen çürümüş demektir. Bu sistemi bu şekilde iğneyle iplikle dikerseniz dahi artık çürümüş olan bez nasıl dikiş tutmuyorsa artık bu sistemde dikiş tutmuyor. Bundan dolayı sistem değişmelidir. Güçlendirilmiş parlamenter sistemin dışında da başka bir şekilde bu ülke huzura ve mutluluğa kavuşamaz. Avukat da kavuşmaz. Basın da kavuşmaz. Vatandaş da kavuşmaz. Yargı da kavuşmaz. Genç, yaşlı, emekli veya çalışan hiç kimse.”

“AKP ve MHP İçindeki Polisler Eylemler Yapıyor”

Protesto eylemleri hakkında konuşan Tanal, “Göz altına alınan çocuklar suç işlemiyor. O çocukların içerisine emniyet kurumunun hepsini eleştirmeye hakkımız yok. İçinde provokatör olan emniyet mensupları var. Bunlar AKP ve MHP’nin gençlik kollarından alınmış ve çocuklara saldırıyor. Bu gibi insanlar gençlerin arasına girip sanki gençler polise taş atıyormuş gibi bir provokasyon eylemi yapıyor. Bu provokasyon eylemi de yine o AKP ve MHP’nin içerisinde polis olmuş kişiler tarafından yapılıyor” dedi.

“Hiçbir Toplumda Böylesi Olmamıştır”

Panelde konuşan İstanbul Barosu Başkanı Av. Prof. Dr. İbrahim Özden Kaboğlu, 2017’de yapılan Anayasa değişikliği ile iktidarın kişiselleştirildiğini belirterek şunları söyledi:

“2017’de bir kopma oldu, bir tür reddi miras oldu. Aslında 2017 anayasa değişikliğini ‘Cumhuriyet Anayasacılığı’nın sonu olarak da değerlendirebiliriz yalnızca cumhuriyet mirasının reddi değil modernleşme, hukukileşme, kurumsallaşma, demokratikleşeme yönündeki birimin de reddi olarak görülebilir.”

Kaboğlu, baroların özerk olduğunu vurgulayarak, “Barolar özerktir. Avukatlar özgürdür. Ancak bu ölçüde bu asgari gerekler temelinde sav, savunma, hüküm üçlüsündeki güdümlü sav bağımlı hüküm arasında bağımsız ve özgür savunma bu diyalektin asgari ölçekte ortaya çıkmasını sağlayabilir. Türkiye’de 200 binin üzerinde avukat var. Bu avukatlar stajyerlerle birlikte giderek sayıları artıyor. Türkiye’deki barolar 81 baro Türkiye Barolar Birliği büyük şemsiyesi altında savunmayı her geçen gün daha dayanışmacı bir anlayışta daha güçlü bir biçimde sahipleniyorlar.”

“Anayasanın güvence altına aldığı Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri güvence altına aldığı, hukukun temel ilkelerini barolar daha çok savunacaktır.” diyen Kaboğlu, sözlerini şu ifadelerle tamamladı:

“Doğru hukuk dilini kullandığımız ölçüde siyaset dilini kirlenmekten arındırabiliriz. Kurumlarımızı, mirasımızı iyi keşfedelim, ortaya koyalım ve bunu ileriye götürelim. Hiçbir toplumda böylesi olmamıştır. 200 yıllık kazanımlar bir anda üç kişinin iradesiyle dayatılarak ortadan kaldırılmamıştır. Bu büyük bir yıkımdır.”

“Türkiye Cumhuriyeti Bugün Demir Parmaklıklarla Çevrili Bir Cezaevidir”

İzmir Barosu Başkanı Av. Sefa Yılmaz da adaletsizlikleri dile getirerek şunları belirtti:

“Yargının asli ve kurucu unsuru savunma mesleğidir. Demokrasinin ve hukuk devletinin güvencesinin savunma mesleği olduğunu ifade edebiliriz. Artık Türkiye Cumhuriyeti ne laik, sosyal ve hukuk devleti değildir. Türkiye Cumhuriyeti tek adam tarafından yönetilen otoriter, totaliter bir rejimdir. Türkiye Cumhuriyeti yasaklar ülkesidir. Türkiye Cumhuriyeti değil hukuk devleti kanun devleti bile değildir. Türkiye Cumhuriyeti bugün dört yanı demir parmaklıklarla çevrili bir cezaevidir. Kimsenin hukuk güvenliği yoktur.”