“Terörsüz Türkiye” süreci için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, bugün sekizinci toplantısını yapıyor.
Toplantıda, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ), Memur Sendikaları Konfederasyonu (MEMUR-SEN), Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (TÜRKİYE KAMU-SEN) ve Birleşik Kamu İşgörenleri Sendikaları Konfederasyonu (BİRLEŞİK KAMU-İŞ) temsilcilerinin görüşmesi planlanmıştı.
“KATILMAYACAK”
Ancak Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Merkez Yönetim Kurulu, TBMM’deki toplantıya katılmama kararı aldı. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Merkez Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada karara ilişkin şunlar kaydedildi:
“Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak son dönemde basına yönelik saldırılar, Toplu Sözleşme sürecinde demokratik tepkilerimizin önüne koyulan engeller, belediyelere kayyım atanması ve muhalefete yönelik yargı eliyle yapılan operasyonlar nedeniyle bu komisyonun bir anlam ifade etmediğini düşünerek samimi bulmuyoruz ve bu nedenlerden dolayı komisyona katılmama kararı aldığımızı bildirmek istiyoruz”
MHP’NİN İMRALI TEKLİFİ
Komisyon gündeminde öne çıkan bir diğer konu ise MHP’nin İmralı önerisi. MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un, komisyon üyeleri arasından seçilecek bir heyetin İmralı’ya gitmesini önermişti. Teklifin komisyon gündemine gelerek detaylı bir şekilde tartışılması bekleniyor.
NUMAN KURTULMUŞ BAŞKANLIK EDİYOR
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, komisyona başkanlık ediyor. Numan Kurtulmuş’un açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
“İsrail’in saldırgan tutumuna karşı biz de bölge halkları olarak bir ve beraber olduğumuzu ifade etmek, ortaya koymak mecburiyetindeyiz. Tam da bu komisyonun varlık sebebi bu gerekçelerden kaynaklanmıştır.
Adından da anlaşılabileceği gibi milli dayanışmayı ortaya koymak, aramızda Türküyle Kürdüyle farklı etnik ve mezhebi farklılıklarıyla kardeşliği ortaya koymak ve ayrıca Türkiye’de demokrasinin standartlarını artırarak herkesin özgür ve güvenlik içerisinde yaşadığı bir ülkeyi kurmak ve buna destek olmak bu komisyonun başlıca hedefidir.
Bu çerçevede ümit ediyoruz ki büyük mesafe alındı bu komisyon gerçekten gayretli bir çalışmaya ev sahipliği yapıyor. Burada önemli görüşmeler yapıyoruz. Şimdiye kadar toplumun farklı kesimlerini temsil eden arkadaşlarımız bireysel olarak veya kendi temsil ettikleri sivil toplum kuruluşları adına burada söz aldılar. Herkes kendi farklı görüşlerini ifade etmekle birlikte herkesin ortak meramı ‘evet, biz kardeşlik istiyoruz, barış istiyoruz, huzur istiyoruz, esenlik istiyoruz ve hep beraber Türkiye’nin güvenlik içerisinde yaşayabileceği bir ülke olmasını istiyoruz’ kanaatini ortaya koydular.”
Ayrıntılar geliyor…
BASIN TOPLANTISI DÜZENLEDİ
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, komisyon öncesi bir basın toplantısı düzenledi. Burada konuşan Koçyiğit, Komisyon’un sendika konfederasyonlarını ve iş insanlarını dinlemesinin önemli olacağını ifade etti.
Koçyiğit, “Savaşın yarattığı yıkımla beraber ekonomik yıkımın her bir yurttaşımıza zarar verdiğini, bu ülkede yaşayan her bir insanın ekmeğini küçülttüğünü, her bir insanın yaşamını derinden etkilediğini de çok iyi biliyoruz. Bu yoksulluğun giderilmesi açısından da bugün iş çevreleri ve sendikaların görüş ve düşüncelerini bizlerle paylaşması bizim açımızdan çok önemlidir” dedi.
“ARTIK SAVAŞ DEĞİL, BARIŞ BÜTÇESİ OLMALI”
Gülistan Kılıç Koçyiğit, devamında şöyle konuştu:
“Sağlığa, eğitime gerçek anlamdan pay ayrılmadığını, bunun yerine savaşa çok büyük bir pay ayrıldığını söyledik ve bütün bu bütçeleri eleştirdik. Bugün buradan yeni bir başlangıç yapacağımızı ve yeni dönemin bütçesinin artık bir savaş bütçesi değil, bir barış bütçesi olmasını umduğumuzu dilediğimizi de ifade etmemiz gerekiyor. Barış yolunda ilerledikçe tabii ki bütün bunların gerçekleşmesi ihtimalinin de arttığını ifade etmemiz gerekiyor.
“ALT KOMİSYON KURULSUN”
Geçen hafta hukuktan sorumlu eş genel başkan yardımcımız ve İmralı heyeti üyemiz Sayın Mithat Sancar’ın başkanlığında bir toplantı gerçekleştirdik. Bu toplantıda ilgili hukukçu akademisyenleri dinleyerek onların görüş ve düşüncelerini aldık. Onları dikkatle not ettik ve onların önerilerini de kendi öneri taslaklarımızı hazırladığımızda bize yol göstereceğini ifade etmemiz gerekiyor. Biz bütün bu önerilerin, bütün toplumsal çevrelerin sözünün çok kıymetli olduğunu düşünüyoruz. Fakat şu kısıtlılığın da farkındayız. Bu komisyon her çevreyi dinleyemez. Belki herkesin görüşüne başvuramaz! Bu konuda aslında önerilerimiz de vardı. Bir alt komisyon kurulma önerisi aslında biz Meclis başkanına yapmıştık ya da yazılı olarak insanların önerilerini sunması, görüş ve düşüncelerini komisyona iletmeleri yönünde de bir öneri yaptık.
“KOMİSYON ACİLEN İMRALI’YA GİTMELİ”
Evet, bu komisyon herkesi dinliyor ancak bir kişiyi daha dinlemesi gerekiyor. Bu komisyonun acilen İmralı’ya gitmesi ve süreci yürüten baş aktör olan Öcalan’la da görüşmesi, onun görüş, düşünce ve önerilerini de dinlemesi gerekiyor.
“KOMİSYON CESUR OLMALI”
Komisyon ezberleri bozmalıdır. O anlamıyla bir yıl önce Sayın MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli’nin Meclis’te, 22 Ekim’de grupta yaptığı konuşmanın tarihi önemi ne kadar büyükse, ‘Gelsin Meclis’te konuşsun’ çağrısı nasıl önemliyse, bu süreçte de çözüm komisyonunun İmralı’ya gitmesi, Öcalan’ın görüş ve düşüncelerini bizzat dinlemesi ve orada onunla karşılıklı konuşması, sorularını sorması da yeni döneme dair önemli bir eşiğin aşılmasına katkı sunacaktır.
CHP’YE YÖNELİK OPERASYONLAR
19 Aralık’tan beri gün geçtikçe hızı artan bir Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) yönelik operasyon süreciyle, yargısal operasyonlarla karşı karşıyayız. Şunu baştan ifade edelim: bütün bu operasyonların aslında siyasal zemine zarar verdiğini, ama aynı zamanda yürüyen sürece de zarar verdiğinin altını çizmemiz gerekiyor. Bugün yeni bir iklimi konuşuyoruz. İktidar bunu iç cephenin tahkimatı olarak ifade etti. O zaman, iç barışın sağlanması gerektiği ya da iç barışın sağlanmasının istendiği bir yerde, bu ülkenin ana muhalefet partisinin yargı eliyle operasyonlara maruz kalmasının kabul edilemez olduğunu ifade etmemiz gerekiyor.
Bugün CHP’ye yapılanların da sadece CHP’ye yapılan bir operasyon olmadığını çok iyi biliyoruz. Siyasal muhalefeti sınırlandırmaya, demokratik muhalefeti sınırlandırmaya ve gerçek anlamda yargı eliyle siyaseti dizayn etmeye çalışan bir süreçle karşı karşıyayız”