Moğol istilaları, 13. ve 14. yüzyıllarda Moğolların gerçekleştirdiği geniş kapsamlı fetih hareketleridir. Moğol İmparatorluğu’nun hüküm sürdüğü dönemde, Cengiz Han liderliğindeki Moğollar, Asya’nın farklı bölgelerine büyük ordular göndererek birçok ülkeyi fethetmişlerdir. Bu nedenle orduları güçlü olan Moğol kavimi tarih boyunca birçok yeri istila etmiştir. Biz de bu içerikte sizlere Moğolların yaptıkları fetihlerden bahsedeceğiz.
Moğol İstilası, Cengiz Han’ın liderliğindeki Moğol İmparatorluğu’nun 13. yüzyılda başlattığı bir fetih hareketidir.
Moğol İstilası sırasında fethedilen bölgelerde bazen acımasız yöntemler kullanılmıştır.
Moğol İstilası’nın etkisi, kültürel alışverişin artmasına da yol açmıştır.
Moğollar, istilaları hızlı ve etkili bir savaş stratejisine sahip olan bir orduyla gerçekleştirmiştir.
Moğol İmparatorluğu’nun genişlemesi, Avrupa’nın endişelenmesine neden olmuştur.
Moğol İstilası sadece siyasi ve askeri bir etki yaratmakla kalmamış, aynı zamanda kültürel bir değişimi de tetiklemiştir.
Moğol İmparatorluğu, Cengiz Han’ın ölümünden sonra da genişlemesini sürdürmüş, ancak zamanla iç çekişmeler ve siyasi bölünmeler nedeniyle zayıflamıştır.
Cengiz Han’ın ölümünden sonra Moğol İmparatorluğu, hanedan içi çekişmelerle karşı karşıya kalmıştır.
Moğol İmparatorluğu’nun parçalanmasıyla birlikte farklı Moğol hanedanları ve halefleri arasında hükümdarlık mücadeleleri yaşanmıştır.
Moğol İstilası, tarih boyunca derin etkileri olan bir olaydır. Bu istila dalgası, kültürel alışverişi teşvik etti, ticaret yollarının açılmasına yardımcı olmuş ve dünya tarihini şekillendiren birçok olaya zemin hazırlamıştır.
Moğol İstilası, dünya tarihini derinden etkileyen birçok olaya zemin hazırlamıştır.
Nihayetinde, Moğol İmparatorluğu, Cengiz Han’ın ölümünden sonra da genişlemesini sürdürmüş, ancak iç çekişmeler ve siyasi bölünmeler nedeniyle zayıflamıştır.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Yaman, “Engelliler için savunduğumuz bağımsız yaşam hakkı, ancak ve ancak devletin engellilere bakış açısının değişmesiyle gerçekleşebilir. Uluslararası engelli kriterlerine dayalı, kriterlerin sürekli değişmediği, özlük haklarının tam verildiği, hane içindeki kişi başı gelir seviyesinin bir asgari ücret tutarının 1/3’ünün değil, engellinin bizzat kendisinin gelirinin değerlendirildiği, en az bir asgari ücret üzerinden hesaplanacak ve dayanağı olan istihdam kriterlerinin uygulandığı bir düzenle gerçekleşebilir” dedi.